Gastronomi ve Turizm Arasındaki Bağ
Yeme sektörü, turizm sektörü için önemli bir çekim unsurudur. Bir ülkenin turistler için çekici hale gelmesinde doğal güzellikleri, tarihi ve gastronomisi rol oynar.
Yemek yeme, biyolojik bir ihtiyaçtır. Bu nedenle, turizm sektörü bu gerçeği kendi alanında kullanmaktadır. İnsanlar, var oldukları sürece yemekle ilişki içinde olmuşlardır. Psikolojik sıkıntılarında bile kendilerini yemek yerken bulabilirler. Yemek, insanları sosyalleştirir ve onları mutlu eder.
Ahmet Özdemir’e göre, turist harcamalarının üçte biri yiyecek içecek harcamalarından oluşmaktadır. Gastronomi turizmi, dünya çapında öne kazanmaktadır. Çeşitli gastronomi festivalleri düzenlenmektedir. Türk mutfağı, İtalyan mutfağı, Fransız mutfağı ve Asya mutfakları, hem ilgi gören mutfaklar hem de gezi tutkunlarının vazgeçilmez destinasyonlarıdır.
Türkiye, mutfağıyla hem yabancı hem de yerli turistleri çekmektedir. Ülkede gastronomi turları düzenleyen onlarca tur şirketi bulunmaktadır. Güneydoğu Anadolu, Doğu Anadolu ve Karadeniz bölgeleri, farklı yemek kültürlerini deneyimlemek için öne çıkmaktadır. Ege Bölgesi ise şarap deneyimi isteyen turistler için ideal bir lokasyondur.
Gezi ve yemek arasında biyolojik, duygusal ve meraklı bir bağ vardır. Seyahat edilen yerlerde, yerel yemekleri deneyimlemek ve kültürü tatmak, o kültürle ilgili önyargıları yıkmaya yardımcı olabilir.
Gezi ve yemek sektörleri, birbiriyle iç içe geçmiş ve birbirini besleyen iki sektördür. Kimi insanlar yemek yemek için gezerken, kimi insanlar gezerken yemek yemek ister. Bu iki alanı birleştiren ülkeler, hem turizmi canlandırır hem de bu iki alanı deneyimleyenler için psikolojik bir tatmin sağlar.