Obezite Tehlikesi
Türk Gastroenteroloji Derneği’nin (TGD) Antalya’da düzenlediği 41. Ulusal Gastroenteroloji Haftası (UGH) Kongresi’nde, sindirim sistemi uzmanları ile buluştuk. Günümüzde obeziteye dair durum ne? Antarktika’yı dahi ele geçiren mikro plastikler sindirim sistemimize nasıl zarar veriyor? Sinir bozucu bir hastalık olan Irritabl Bağırsak Sendromu (IBS) bağırsaklarımıza nasıl işkence ediyor? Bütün bu soruları uzmanlara yönelttik.
Obezite Salgını
TGD Başkanı Prof. Dr. Mehmet Cindoruk, obezitenin toplum sağlığı için ciddi bir tehdit olduğunu belirtti ve şöyle devam etti: “Obezite dünya genelinde hızla yayılıyor ve salgın boyutlarına geldi. Obezite sadece bir kilo problemi değil, bir hastalıktır. Dünyanın gelişmiş ve gelişmemiş tüm ülkelerinde büyük bir sorun teşkil ediyor.”
Kırmızı Alarm Veriyoruz
Türkiye’nin obezite sıklığında Amerika ile yarışır hale geldiğini söyleyen Prof. Dr. Cindoruk, “Oranlar neredeyse birbirine yakın. Obezite riskini gösteren haritalandırmaya göre, Amerika da biz de kırmızı işaretliyiz. Verilere göre, toplumumuzun yüzde 30’u obez” dedi. Prof. Dr. Cindoruk, obezitenin sadece dış görünüşle ilgili bir sorun olmadığını, aynı zamanda sağlık üzerinde çok ciddi etkileri olan bir hastalık olduğunu vurguladı ve “Obezite kolon kanseri, meme kanseri, rahim ağzı kanseri gibi kanser türlerinin yanı sıra kalp hastalıkları, diyabet, eklem problemleri, depresyon ve sosyal izolasyon gibi pek çok olumsuz duruma neden olabiliyor” şeklinde konuştu.
Ağlatan Hastalık
Prof. Dr. Cindoruk, Irritabl Bağırsak Sendromuyla (IBS) ilgili olarak da “Kovid pandeminde bağırsak hastalıkları çok arttı. Özelikle de Irritabl Bağırsak Sendromu (IBS). Buna ‘Ağlayan bağırsak hastalığı’ diyoruz. Çünkü, yaşam kalitesini bozuyor” dedi.
Stres Sindirim Sistemini Bozuyor
Türk Gastroenteroloji Derneği Genel Sekreteri Prof. Dr. Ayhan Hilmi Çekin, IRRİTABL Bağırsak Sendromu’yla (IBS) ilgili olarak şunları söyledi: “IBS, hayatı tehdit eden bir hastalık değildir, ancak kişilerin günlük yaşam kalitesini önemli ölçüde etkileyebilir. Özellikle tekrarlayan karın ağrısı, gaz, şişkinlik, ishal veya kabızlık gibi semptomlar bireylerin sosyal ve iş hayatını zorlaştırabilir. Bu nedenle, hastalığı küçümsememek ve semptomları kontrol altına almak için profesyonel yardım almak son derece önemlidir.” IBS’nin temelinde beyin ve bağırsak arasındaki iletişimdeki hassasiyetin yattığını vurgulayan Prof. Dr. Çekin, “Stres, bu hassasiyeti artırarak bağırsak hareketlerini hızlandırabilir ya da yavaşlatabilir. Bu da ishal, kabızlık, şişkinlik gibi semptomlara yol açabilir. Bu nedenle stres yönetimi, IBS tedavisinin önemli bir parçasıdır” dedi.
Mikro Plastikler Bağırsakları Sardı
“Batı tarzı beslenme, bağışıklık sisteminin dengesini bozuyor” diyen UGH Kongre Başkanı Prof. Dr. Aykut Ferhat Çelik, inflamatuar bağırsak hastalıklarının (İBH) arttığına dikkat çekerek, şöyle devam etti: “Mikro plastikler dünyanın her tarafına yayılmış durumda. İster istemez her şeyiyle bunları alıyorsunuz ve vücut bunları farklı bir antijen olarak gördüğü için, onlara karşı reaktif bir davranış içerisine giriyor. Aynı zamanda bu toksinlerin, bağırsaktaki yararlı floraya da zararlı etkileri oluyor. Flora değiştiğinde immün sistem, kendisiyle barışık bir flora görmediğinde ve devamlı tehdit algıladığında aktive oluyor. Bu da immün sistemde, özellikle bağırsakta olmak üzere ülserlere, kanamaya, darlıklara ve korkunç sonuçlara yol açabiliyor.” İBH’nın Türkiye’de görülme sıklığında ciddi bir artış gözlemlendiğinin altını çizen Prof. Dr. Çelik, “Modern yaşam tarzı, hastalığın genetik yatkınlığı olan bireylerde tetiklenmesine neden olan önemli risk faktörlerini beraberinde getirdi. Batı tarzı beslenme, yüksek oranda işlenmiş gıdalar, endüstriyel kirlilik ve toksinlere maruz kalma, sigara, kronik stres gibi çevresel faktörler bağışıklık sisteminin dengesini bozarak, hem hastalığın ortaya çıkmasında hem de şiddetinde etkili olabilmektedir” dedi.