Kalplerimizi korumak için doymuş yağların alımımızı azaltmamız ve doymamış yağlara geçmemiz gerekiyor. Fazla doymuş yağ tüketimi, kandaki kötü kolesterol seviyelerini yükselterek damarları daraltan plak oluşumuna neden oluyor ve felç riskini artırıyor. Aynı zamanda kilo alımını tetikleyerek tip 2 diyabet riskini de yükseltiyor.
İsveçli ve Alman araştırmacıların bulguları, doymamış yağ tüketiminin kalp krizi ve felç riskini üçte bir, diyabet riskini ise dörtte bir oranında azalttığını gösteriyor. Doymuş yağ oranı yüksek bir diyetten doymamış yağ oranı yüksek bir diyete geçiş, tip 2 diyabet riskini %42 oranında azaltabiliyor.
Bu bulgular, doymuş yağ alımının azaltılmasına yönelik küresel tavsiyeleri desteklerken, mevcut araştırmaların kısıtlamaları nedeniyle bu tavsiyelerin güçsüz hale getirilebileceğine dikkat çekiyor.
Çalışma kapsamında, 113 İngiliz, 16 hafta boyunca doymuş hayvansal yağlar (tereyağı, domuz yağı) veya zeytinyağı, fındık gibi doymamış bitkisel yağlar açısından zengin diyetler uyguladı. Kan yağları, kandaki farklı yağ türlerini ölçen bir yöntem olan “çoklu lipid skoru” (MLS) ile değerlendirildi.
MLS, kan yağ profili sağlığıyla ilişkilidir ve doymamış bitkisel yağların yüksek, doymuş hayvansal yağların düşük alımının olumlu MLS seviyelerine ulaşmaya yardımcı olabileceği belirtiliyor.
Araştırmacılar, MLS skorlarını, kardiyovasküler hastalık ve tip 2 diyabeti takip eden iki uzun vadeli çalışmaya uyguladılar. Analiz, doymamış yağ oranı yüksek diyet uygulayanların kalp damar hastalığı riskinin %32, tip 2 diyabet riskinin %26 daha düşük olduğunu gösterdi.
Araştırmacılar daha sonra, düşük MLS skoruna sahip bireylerin Akdeniz diyeti gibi doymamış yağ oranı yüksek bir diyete geçmelerinin etkinliğini araştırdılar. 7.500 kişi üzerinde yapılan bir araştırma, düşük MLS skoruna sahip ve daha sonra doymamış yağ içeren bir diyete geçen kişilerde diyabet riskinin %42 oranında azaldığını ortaya koydu.
Kardiyovasküler hastalıklar için benzer bir risk azalması gözlemlenmezken, incelenen verilerin yüksek risk grubundaki hastalardan elde edildiği ve düşük risk grubundaki kişiler için daha fazla araştırmaya ihtiyaç olduğu belirtiliyor.
Profesör Clemens Wittenbecher, çalışmanın bitkisel yağların faydalarını doğruladığını vurguluyor.