Modern yaşamın en büyük sorunlarından biri olan stres, her alanda etkisini göstermektedir. Özellikle günümüzün artan yaşam pahalılığı, stresin hem ruhsal hem de fiziksel sonuçlarını daha da belirginleştirmiştir. Ancak, son araştırmalar, stresle başa çıkmanın anahtarı olarak bağırsaklardaki sağlıklı bakterilerin tedavi hedeflenebileceğini öne sürmektedir.
Kaliforniyalı araştırmacılar, ruh sağlığı sorunları olmayan 100’den fazla yetişkin üzerinde yaptıkları deneylerde, stres tepkilerini ve dayanıklılıklarını incelemişlerdir. Gönüllüler, stres altındaki ruhsal tepkilerine ve dayanıklılıklarına göre strese yüksek dayanıklı ve düşük dayanıklı gruplara ayrılmıştır. Katılımcılara manyetik rezonans görüntüleme (MRI) taraması yapılmış ve dışkı örnekleri alınmıştır.
Araştırmacılar, yüksek dayanıklı grubun düşük dayanıklı olanlara kıyasla daha az iltihaplanmaya sahip olduğunu ve daha güçlü bir bağırsak bariyerine sahip olduğunu bulmuşlardır. Bağırsak bariyeri, besinler ve toksinlerin bağırsaktan kana geçmesini düzenleyen ve vücudu enfeksiyonlardan koruyan bir tabakadır. Çalışma, güçlü bir bağırsak bariyerinin stresle başa çıkma yeteneğinde önemli bir rol oynayabileceğini göstermektedir.
Bakteriler ve ruh sağlığı arasındaki bağlantı, son yıllarda sindirim sistemi ve beyin arasındaki doğrudan iletişime odaklanmıştır. Bağırsaktan beyne gönderilen açlık ve tokluk sinyalleri, sindirim sistemi ile beyin arasındaki ilişkinin açık bir örneğidir. Benzer şekilde, beyin bu sinyaller aracılığıyla hormonları düzenleyerek iştahı kontrol etmektedir.
Araştırmacılar, bu bulguların bağırsak bakterilerini kullanarak ruh sağlığı tedavilerini kişiselleştirmek için kullanılabileceğini öne sürmektedirler. UCLA Goodman-Luskin Mikrobiyom Merkezi’ndeki araştırmacılar, daha dayanıklı kişilerin daha güçlü bağırsak bariyerlerine ve mikrobiyomlarına sahip olduğunu belirtmektedirler.
Merkez Direktörü Dr. Arpana Gupta, “Sağlıklı bir beynin ve mikrobiyomun nasıl oluştuğunu belirleyebilirsek, stresi azaltmak için o bölgelere yönelik hedefli müdahaleler geliştirebiliriz.” demiştir.
Araştırma ekibi, strese dayanıklı ve dayanıklı olmayan kişiler arasındaki karşılaştırmalarında, yüksek dayanıklı gruptaki kişilerin kaygı ve depresyon belirtilerinin daha düşük olduğunu, yargılama eğilimlerinin daha az olduğunu ve duygusal düzenleme becerilerinin daha iyi olduğunu tespit etmiştir. Ayrıca, bu kişilerin daha az iltihaplanma ve daha güçlü bağırsak bariyerlerine sahip oldukları da ortaya çıkmıştır.
Araştırmacılar, gelecekteki çalışmalara depresyon ve travma sonrası stres bozukluğu dahil olmak üzere ruh sağlığı sorunları olan kişilerin de dahil edilmesi gerektiğini belirtmektedirler. Ayrıca, bulguları doğrulamak için daha fazla araştırmaya ihtiyaç olduğunu vurgulamaktadırlar.
Çalışmanın yazarlarından Dr. Desiree Delgadillo, “Bağırsaklarımızda terapötik özellikler ve biyokimyasallar yayan geniş bir bakteri topluluğu bulunmaktadır. Bu araştırma alanında ilerlemeyi sabırsızlıkla bekliyoruz.” demiştir.
Bu bulgular, stresle başa çıkma yeteneğimizi geliştirmek ve ruh sağlığını desteklemek için bağırsak sağlığının önemini vurgulamaktadır. Bağırsaklarımızdaki sağlıklı bakterilerin mikrobiyomunu güçlendirerek, stresin yıkıcı etkilerine karşı daha dayanıklı hale gelebilir ve genel sağlığımızı iyileştirebiliriz.