Gürsel Erol: Siyasi Partiler Yasası Değişmeden Lider Sultası Biter mi?
TBMM’nin Genişleyen Salonu Problemi
TBMM’nin genişleyen Genel Kurul Salonu, fiziksel olarak milletvekillerine yer bulamama sorununa yol açarken, bu durum sıklıkla göz ardı ediliyor. CHP Elazığ Milletvekili Gürsel Erol, milletvekili sayısının azaltılması önerisinde bulunuyor.
Anayasa Değişikliği: Öncelik Değil
Erol, Türkiye’nin öncelikli sorunları arasında anayasa değişikliğinin yer almadığını savunuyor. Geçim sıkıntısı, işsizlik, kamu alımlarındaki sözlü mülakat mağduriyetleri, güvenlik güçlerinin sosyal ve sendikal hakları gibi temel sorunların çözülmesi gerektiğini vurguluyor. Yurttaşlık haklarının özgürleştirilmesi ve ortak bir ulusal kimliğin geliştirilmesinin önemine dikkat çekiyor.
Siyasi Partiler Yasası’nın Önemi
Erol’a göre, Türkiye’nin en acil ihtiyacı Siyasi Partiler Yasası’nın değişmesi. Liderlerin iradesiyle şekillenen bir parlamentoda anayasa değişikliği tartışmasının anlamsız olduğunu belirtiyor. Gerçek bir yurttaşlık hakları koruyan, özgürlükçü ve evrensel bir anayasaya ihtiyaç olduğunu vurguluyor. Mevcut anayasa yerine kamu reformlarının ve mevcut yasaların etkin uygulanmasının tartışılması gerektiğini savunuyor.
Milletvekili Sayısının Azaltılması
Erol, milletvekili sayısının 600’den 450’ye indirilmesini teklif ediyor. Geçmişte 450 olan milletvekili sayısının, Turgut Özal döneminde 550’ye, AKP döneminde ise 600’e çıkarıldığını hatırlatıyor. Genel Kurul Salonu’ndaki kalabalık ve sınırlı oturma alanını vurgulayarak, 450 milletvekilinin Türkiye için yeterli olduğunu ifade ediyor.
Milletvekili Tercih Sisteminin Gerekliliği
Erol, 1991 yılında uygulanan milletvekili tercih sisteminin geri getirilmesini savunuyor. Vatandaşların kendi milletvekillerini seçmesi gerektiğine inanıyor. Genel merkez listelerinin mantığını anlamakta güçlük çeken seçmenlerin, parti liderlerine ve kurumsal kimliklere oy verdiğini belirtiyor. İradeli bir meclis ve halkın değer verdiği bir siyaset anlayışı için milletvekillerinin doğrudan halk tarafından seçilmesi gerektiğini vurguluyor.
Belediyelerin Borçlanma Korkusu
Gürsel Erol, belediyelerin hizmet için borçlanmaktan çekinmemesi gerektiğini ifade ediyor. Geri dönüşü olan ve toplumsal ihtiyaçları karşılayan projelere harcanan borçlanmanın faydalı olduğunu savunuyor. Doğru yatırımlarla borçlanmaktan korkulmaması gerektiğini belirtiyor. İnsan odaklı, çevreye duyarlı ve toplumsal yaşamı kolaylaştıran projeler için borçlanmanın doğru bir yaklaşım olduğunu vurguluyor. Ankara’da Murat Karayalçın döneminde metro inşaatı için ucuz kredilerin bulunup hizmetlerin geliştirilmesini örnek olarak sunuyor. Borçlanmanın sosyal kültürel etkinliklere, makam odası döşemelerine ve makam araçlarına harcanmasının yanlış olduğunu vurguluyor.
