Metin:
Doğu ve Güneydoğu Anadolu’da tarihsel tartışmaların önemine değinen Cumhurbaşkanı Başdanışmanı Uçum, Kürtlerin reddi ve inkarı politikalarının ‘iç Kürt sorunu’ tanımına neden olduğunu ifade etti.
Cumhurbaşkanı Erdoğan döneminde bu politikaların son bulduğuna ve Kürtlerin kimliklerinin tanınması, kültürel haklarının genişletilmesi ve ekonomik refahın sağlanması gibi gelişmeler yaşandığına dikkat çekti.
Uçum, demokrasinin geliştirilmesiyle ilgili konuların her zaman gündeme gelebileceğini ancak bunların artık ayrılıkçı yaklaşımlardan ziyade ortak politikalarla çözüleceğini vurguladı.
Son yıllarda emperyalist bir proje olarak “dış Kürt sorunu” üretildiğini ve bunun “etnik kimlik=milli kimlik=bağımsız devlet” formülüne dayandığını belirtti. Bu projenin Türkiye’den toprak koparmayı hedeflediğini ifade etti.
1 Ekim 2024’ten itibaren “Milli Birlik ve Kardeşliği Güçlendirme ve Terörsüz Türkiye” hedefiyle yeni bir paradigma ortaya konduğunu vurguladı.
Uçum, emperyalist projenin Kürtleri Türkiye’den koparmayı amaçladığını ve onlara statü hakkı verilmesi talebinin asıl amacının Türkiye’yi küçültmek olduğunu söyledi.
Türkiye Kürtlerinin statü sorunu olmadığını ve bin yıllık kardeşlik ruhuyla Kurtuluş Savaşı’nda ve Cumhuriyetin kuruluşunda yer aldıklarını vurguladı.
“Tek Milletin Ayrılmaz Parçası Kürtler” ifadesini hatırlatarak Kürtlerin milli devletinin ve vatanının Türkiye olduğunu belirtti. Terörsüz Türkiye hedefinin Kürtlerin devletlerine ve vatanlarına sahip çıkma çağrısını içerdiğini söyledi.
Türkiye Kürtlerine statü verilmesi dayatmasına karşı tutumların Terörsüz Türkiye hedefinde safları belirleyeceğini vurguladı. Emperyalist proje olduğu tartışmasız olan statü verilmesi konusundaki fikirlerin açıkça ortaya konulması gerektiğini ifade etti.
Uçum, Türkiye’ye dayatılan yapay “dış Kürt sorunu”nun Türkiye’nin anti-emperyalist mücadelesindeki en temel konu olduğunu ve iç cephenin bu konuda sağlamlaştırılmasının zorunlu olduğunu belirtti.