Patrik Kirill, Rus Ortodoks Kilisesi’nin hiçbir zaman idam cezasına karşı çıkmadığını veya kaldırılması için çağrıda bulunmadığını ancak hiçbir zaman da hoş karşılamadığını belirtti.
Patrik Kirill, Rus Ortodoks Kilisesi’nin hiçbir zaman idam cezasına karşı çıkmadığını veya kaldırılması için çağrıda bulunmadığını ancak hiçbir zaman da hoş karşılamadığını belirtti. Kirill, Rusya’nın idam cezası konusundaki moratoryumunu memnuniyetle karşıladığını ifade etti.
Moskova’da Crocus Belediye Binası’na düzenlenen saldırının ardından, Rusya Güvenlik Konseyi Başkan Yardımcısı Dmitriy Medvedev ve bazı milletvekilleri teröristler için idam cezasının geri getirilmesini önerdi.
Patrik Kirill, Ukrayna’daki çatışmalarda gazi olanları devlet kurumlarında liderlik pozisyonlarına hazırlamayı amaçlayan ‘Kahramanlar Zamanı’ programının katılımcılarıyla yaptığı bir toplantıda, bu konuda görüşlerini paylaşması istendi.
Ölüm Cezası Hakkındaki Görüşler
Kirill, ölüm cezasının insanlık tarihi boyunca var olduğunu ve İsa Mesih’in hak etmediği halde ölüm cezasına çarptırılmış olmasına rağmen, idam cezasını kınamadığını belirtti. Ayrıca, bir kişinin işlediği suçlar nedeniyle öldürülmesini ‘aşırı bir önlem’ olarak nitelendirerek, ‘insanların ölüm cezasını hak edecek suçlar işlememesinin en iyisi olacağını’ söyledi.
Hiçbir Zaman Hoş Karşılanmadı
Kirill, ölüm cezasının hiçbir zaman hiçbir yerde hoş karşılanmadığını ve idam cezasına ilişkin moratoryumu memnuniyetle karşıladığını ifade etti.
Ancak bir insan için hangisinin daha iyi olduğunu bilmiyorum. Ölüm cezası mı yoksa şu anda en yüksek ceza olan ömür boyu hapis cezası mı? Bu moratoryumun ülkemizdeki suç oranını nasıl etkileyeceğini gözlemlemeliyiz. Eğer suç oranı düşerse, Tanrı’ya şükürler olsun ki bu, idam cezasının uygulanmasına gerek kalmadığı anlamına gelecektir.
Rusya, 1997 yılında Avrupa Konseyi’ne katıldığında, ölüm cezasına ilişkin moratoryum uygulamaya konmuştu. Ülkedeki son idam cezası ise 1996 yılında infaz edilmişti2. Ancak 2023 yılında, Rusya, Avrupa Konseyi’nin Batı tarafından kendi çıkarları doğrultusunda kullanıldığını iddia ederek, Avrupa Konseyi’nden çekilmek zorunda kalmıştı