Kalkınma, ekonomik büyümenin ötesinde, sosyal refahın iyileştirilmesi, çevrenin korunması ve katılımın güçlendirilmesi gibi daha kapsamlı bir kavramı içerir.
Pandemi, dünya çapında olduğu gibi ülkemizde de sosyal alanda olumsuzluklara yol açtı. BM’nin sürdürülebilir kalkınma göstergelerinde bir gerileme yaşanırken, birçok ülkenin sosyal politikaları olumsuz etkilendi.
Tüm plan ve programlarımızda, istikrar içinde büyüme ve istihdam artışı sağlarken, büyümenin sosyal etkilerini gözeten bir anlayışla hareket ediyoruz.
Makro, sektörel ve mikro müdahale politikaları ile sosyal alanda iyileştirme politikalarımızı sürdürüyoruz. Gelir ve Yaşam Koşulları Araştırması 2024 sonuçları, bu alanda mesafe kaydedildiğini göstermektedir.
Araştırmaya göre, 2023 yılında en yüksek gelirli yüzde 20’lik grubun toplam gelirden aldığı pay düşerken, en düşük gelirli yüzde 20’lik grubun aldığı pay arttı. Gelir eşitsizliğini ölçen P80/P20 oranı ve Gini Katsayısı da azaldı, bu da gelir dağılımındaki eşitsizliğin azaldığını gösteriyor.
2025 yılı bütçemizde, toplumun tüm kesimlerini gözeten bir yaklaşım benimsedik. Sosyal yardım bütçemizi 651 milyar liraya çıkararak ihtiyaç sahiplerine destek oluyoruz. Vatandaşlarımızın daha ucuz enerji kullanabilmesi için de 472 milyar lira kaynak ayırdık.
Asgari ücretin vergi dışı tutulmasıyla birlikte, sosyal harcamalara ayrılan kaynaklar 1 trilyon 976 milyar liraya ulaşmaktadır.
Eğitim, sağlık, istihdam ve sosyal destekler alanlarında kapsamlı politikalar uygulayarak beşeri sermayemizi ve sosyal bünyemizi güçlendirmeye, gelir dağılımını iyileştirmeye devam edeceğiz. Enflasyondaki düşüşler de gelir dağılımına olumlu katkı sağlayacaktır.