Eminönü’nde Mimar Sinan’ın en önemli eserlerinden Rüstem Paşa Camii’nin çevresindeki dükkanlar, tabela, tente ve masaların yarattığı görüntü kirliliği dikkat çekiyor.
1561 yılında yapılan eserin çevresindeki kebapçı, balıkçı ve börekçiye ait tente ve eşyaların yapının görünümünü kısıtladığı görüldü.
Birçok giriş kapısı ve iki farklı hanı bünyesinde barındıran yapının çevresindeki LED tabela ve restoranlara ait yapıların tarihi dokuya uyumsuzluğu vatandaşların da tepkisine sebep oldu.
Yapının, Eminönü’nün en işlek caddelerinden Ragıp Gümüşpala Caddesi’ne yakın bir konumda bulunan girişinin bir kebap dükkanının sandalye, tabela ve tentesiyle kapatıldığı, abdesthane kısmının da bu dükkan sınırları içerisinde kaldığı görüldü.
Kebapçıya ait bacanın ise sıvayla kaplanarak camiye entegre edilmesi göze çarptı.
Arkeolog Ömer Faruk Yavaşçay, sokakta motosikletlilerin de park alanının yer aldığını belirterek turistik anlamda değer kaybı yaşandığını da aktardı.
“MİHRİMAH SULTAN’IN EŞİ”
Rüstem Paşa’nın Osmanlı tarihindeki yerine değinen Yavaşçay, “Rüstem Paşa aslında bir devşirmedir, Hırvat asıllıdır. Osmanlı’ya geldikten sonra saraya alınıyor ve Enderun’da eğitimlere başlıyor. Yıllar içinde Osmanlı’nın çeşitli kademelerinde yükseliyor. En son sadrazamlık makamına kadar yükseliyor. Kanuni Sultan Süleyman’ın eşi olan Hürrem Sultan’dan doğma Mihrimah Sultan’ın da eşidir. Bu yönden de çok önemli bir kişiliktir. Kanuni Sultan Süleyman döneminde en uzun sadrazamlık makamında kalan kişidir. Ölümünden sonra şu anda arkamızda görmüş olduğumuz, Rüstem Paşa Camii yaptırılmıştır. Kendisi yapmak istemiştir ama ömrü yetmemiştir. Eşi Mihrimah Sultan tarafından bu yapı yapılmıştır. Mezarı da Şehzade Camii bahçesindedir.”
Yavaşçay, “Caminin maalesef yoğun bir ticaret merkezinin ortasında kaldığı için tabelalar ile dolu. Belediye tarafından bir çalışma yapılması gerekir.”
“ÇALINMAYA MÜSAİT”
Yavaşçay, “Camide İznik çinileri kullanılmıştır. Ayrıca İznik çini fabrikaları yetmediği için Kütahya’da da atölyeler açılmıştır. O atölyelerden de çiniler gelmiştir. Camiin iç kapısının yan tarafında çok özel bir çini var. Kabe tasvirli bir çinidir. Mekke’de Kabe’nin bir tasviri yapılmıştır. Bu çini şu anda maalesef açık bir durumda. Cami yapıldıktan 100 sene sonra buraya konulmuştur. En önemli özelliği tam orta kısmında Kabe tasvirinin olmasıdır. Ayrıca Mescid-i Haram dediğimiz özel alanın tamamen resmedilmiş olmasıdır. Döneme ait çok güzel bir örnektir. Zaman içinde yıpranmalar olmuştur. Kötü niyetli insanlar bunu alıp Avrupa’nın önemli müzelerine satabilir. Bu eserin kırılmaz bir camla koruma altına alınması gerekir.”