Türkiye’nin son dönemde Kayseri’de yaşanan olaylar ve Suriye’nin kuzeyindeki gerilim, ülkede derin kaygı ve endişelere yol açtı. Kayseri’de yaşanan taciz olayı, yıllardır biriken siyasi, ekonomik, sosyal ve demografik sorunların patlamasının tezahürü olarak yorumlanıyor. Bu olaylar, ülkenin kontrolsüz göç ve dış politika tutumları nedeniyle karşılaştığı sorunların bir göstergesi.
Zafer Partisi Lideri Ümit Özdağ, yaşanan olayları sebebiyle hükümeti sert bir şekilde eleştirerek, sığınmacı akını konusunda uyarılarda bulunulmadığını ve öfkenin yanlış yönlendirildiğini ifade etti. Özdağ, öfkenin Suriyeli sığınmacılara değil, onları Türkiye’ye getiren siyasete karşı oy kullanılarak gösterilmesi gerektiğini vurguladı.
Suriye’nin kuzeyinde, Türkiye’nin kontrolündeki bölgelerde yaşanan olayların sebebi, Türkiye ile Esad arasında başlayan görüşme ve ticaret olarak değerlendiriliyor. Rusya’nın desteğiyle açılan kapıların ÖSO ve yerel halk tarafından memnuniyetle karşılanmadığı belirtiliyor. Dış güçlerin tahrikleri sonucunda olayların çıkması riski bulunduğu ifade ediliyor.
Özdağ, Suriye’deki olayların yanı sıra içeride de protestoların devam etmesi halinde, ülkenin çok sıkıntılı bir duruma düşme riski bulunduğunu belirtiyor. Halkın sükûnet koruması ve kışkırtmalara karşı dikkatli olması gerektiğini vurgulayan Özdağ, bu tür eylemlerin ya ajansların ya da cahil kişilerin işgüzarlığı olduğunu ifade ediyor.
Özdağ, AKP’nin başkanlık rejimi tarafından rehin alındığını ve Esad ile yapılan görüşmeler sonucunda tuzağa düşürüldüğünü belirtiyor. AKP’nin parlamenter demokrasiye dönerek milli bakiye sistemiyle seçimlere gitmesi gerektiğini savunan Özdağ, bu durumun hem AKP’yi ortadan kaldırmak hem de yeni cumhurbaşkanının esiri olmaktan kurtulmak için gerekli olduğunu ifade ediyor.
Ümit Özdağ, sığınmacı ve kaçakların kalması durumunda Türkiye’nin 2040 yılında 21 milyon Suriyeliye ev sahipliği yapma riskiyle karşı karşıya kalabileceğini belirtiyor. Bu sorunun çözümü için entegrasyonun mümkün olmadığını ve büyük bir geri dönüş projesinin hayata geçirilmesi gerektiğini vurguluyor. Sınır güvenliğinin sağlanması, kaçakların enterne edilmesi ve Afganistan ve İran sınırlarında istihbarat önlemlerinin alınmasının gerekliliğini ifade ediyor.
Avrupa’da aşırı sağın yükselişinin temel nedeni olan kontrolsüz göçün Türkiye’de de milliyetçiliğin yükselmesine yol açtığı belirtiliyor. İstilanın devam etmesi halinde Avrupa’da milliyetçiliğin artacağı veya düzen partilerinin göç politikalarını değiştireceği ifade ediliyor.
Türkiye’de yerel seçimlerde CHP’nin birinci parti çıkmasına rağmen, bunun halkın sığınmacılara hâlâ Erdoğan’dan daha çok kızgın olmasından kaynaklandığı yorumu yapılıyor. Muhalif seçmenin hükümeti cezalandırmak için CHP’yi tercih ettiği belirtiliyor. Ancak Türkiye halkının sığınmacıların vatanlarına dönmesini istediği, ancak öfkenin Erdoğan’a yönlendirilmesi sebebiyle doğru siyasete oy kullanmadığı vurgulanıyor.